Eco’nun yeni bir kitap yazması ve bu kitabın yayınlandığı ilk günden itibaren Vatikan ile Roma Hahamı?ndan tepkiler alıp dünyanın her yerindeki Yahudilerin eleştiri oklarına hedef olması, merakımı büsbütün artırarak Prag Mezarlığı‘nı okumaya yöneltti beni…
19. Yüzyıldaki dünyaya, İtalya’ya, Paris’e, savaşlara, komün günlerine yer veren kitap esas olarak Gizli Siyon Belgelerini ortaya koyarak antisemitizm eksenli bir hikâye kuruyor. Umberto Eco her ne kadar bunun tarih kitabı değil, bir roman olduğunu vurgulasa da, daha önce üzerine hiç okumamış olduğum konuları içeren bu değerli kitap benim için, tarihin güçlü bir edebi dille anlatıldığı belgesel tadındaydı. Çünkü romandaki tek kurgu, başkarakter Simone’nin kendisi. Simone?nin dışında dedesiyle birlikte tüm kahramanlar gerçek hayatta var olmuş tarihi kişilikler ve romanda anlatılan tüm olayları yapmışlar.
Hitler’in yaptığı Yahudi Soykırımı?na dayanak oluşturduğu dünyaca bilinen Siyon Belgelerini okumak ırkçılığın nasıl da bilinçli kurgulanarak, koskoca Ülkelerin, milletlerin, zeki ve düzenbaz bir kişi tarafından tüm bir kitleye düşman haline getirilebildiğini gösterdi bana.
Cizvit rahiplerden, günahkâr papazlara, Katolik din adamlarına kadar, Sanatist örgütlerden, çılgın dini ayinlere, masonlara, kılık değiştiren insanlara, sahte noterlere 19. yüzyılın tüm karanlık işlerine, Paris’in arka sokaklarında dönen olaylara, parmak izi almanın henüz keşfedilmediği dönemde kolaylıkla işlenen cinayetlerin şehrin altını tamamen kaplayan kanalizasyon sokaklarına terk edilişine kadar birbirinden ilginç öykülere yer veriyor Umberto Eco.
İtalya’da yaşamayıp İtalya tarihine dair pek bilgi sahibi olmadığım için; Torino, Palermo’da başlayarak İtalya İç Savaşlarına genişçe yer verilen kitabın başlarında sıkılmamı İtalyanca bu denli ağır bir kitabı Türkçe’ye çevirirken hiç dipnot kullanmamış çevirmene bağlıyorum…
Prag Mezarlığı, olayların Prag’da geçmemiş olmasına rağmen, Simone Simonini’nin Prag Mezarlıklarının görünümünden etkilenerek kurguladığı; Fransız, ardından da Avrupa gizli servislerine sattığı Yahudi bir Hahamın ağzından yazılmış dünyaya egemen olacaklarının iddia edildiği ?Prag Mezarlığı Protokolleri? adındaki belgelerdir.
19. yüzyıldaki Fransız mutfağının kültürüne, Paris’in restoranlarına ve Fransız yemeklerinin tariflerine oldukça geniş yer ayıran yazarın; çıktığı andan itibaren iki günde 230.000 satan romanının; ilgilenenlerce okunmasını tavsiye ederek bir çırpıda okuyup bitirilen romanlar dışındaki kitapları vakit kaybı olarak gören kimi bestseller okuyucusunun Prag Mezarlığı‘na hiç niyet etmemesini söylemek istiyorum.
Prag Mezarlığı
Umberto Eco
Çeviren: Eren Yücesan Cendey
Doğan Kitap
bu tarz romanlarda çevirmen faktörünün ekstra bir önemi var bence de. belki daha başarılı bir çeviri ( daha dipnotlu ayrıntılı ) kitabı daha okunası kılabilirdi.
Merhaba,
Kitabın konusuna dair hiç bir ilgim olmamasına rağmen, o konuda bilgi sahibi olabilmek, yazarla 19. yüzyıldaki Paris sokaklarını gezmek, restoranlara girip çıkmak, o dönemdeki siyaseti, dalavereleri okumak çok keyif verdi bana. Baştan, özellikle İtalya’daki dönemler ağır ilerliyordu ancak kitaba dair duyduklarım onu elimden bıraktırmadı bana.
Sizin gibi bestseller okuyucusu olmayan bir okurun; Prag Mezarlığı’na sadece yanlış zamanda başladığını düşünüyorum..Bir kaç ay, belki birkaç yıl sonra yeniden başlarsanız daha çok keyif alarak okuyabilirsiniz..
Ya lütfen bir sitede Başı Bozuk romanı hakkında bilgi versin. Her yeri aramama rağmen yok. Sadece Akşam gazetesi var. Okuryatar en azından siz bilgi verin. Lütfennnnnnnn
Bizim de bilgimiz yok ne yazık ki…
Hiçbir zaman bestseller okuyucusu olmadım. Edebiyatın en seçkin örneklerine ilgisi olan bir okuyucuyum ama ben bu kitabı okuyamadım. Konusu itibariyle bize son derece yanancıydı ve bilmediğimiz sonsuz bilgiyle dopdoluydu. Kitabın 80 . sayfasından öteye geçemedim.
Aslında çok sabırlı ve sebatlı bir okuyucuyumdur ama bu kitap beni pes ettirdi. Çok az kitabı yarım bırakmışımdır, fakat işte Prag Mezarlığı benim için onlardan biri oldu maalesef:( Oysaki heyecanla almıştım kitabı. Arkadaşlarla dönüşümlü olarak okuyacaktık, ama benim okuyamadığımı duyunca hepsi de vazgeçti 🙂
Kitabın konusuna özel ilgisi olanların dışında kimsenin bu kitabı okuyabileceğini okusa da bir şey anlayabileceğini sanmıyorum.