Bu hafta onunlayız, o başka bir yere gitmeye hazırlanırken biz onu tutuyoruz bırakmamacasına. Aylin’in fikriyle onu ve kitaplarını anlatmaya karar verdik.
Onunla tanışmamız ilginçti. Fakülteye yeni başlamıştım, 16 yaşında toy bir delikanlıydım. Okuldan bir arkadaşım alıntılar yapıyordu ondan, büyülü gibi geliyordu bana sözler. Meğer Yüzyıllık Yalnızlık‘tanmış söyledikleri, ezberlemiş!
Hemen alıp okudum kitabı. Bu kadar yıl geçti, hâlâ o şaşkınlığı, o büyülenip kalmışlığı unutmam. Söz büyücüsüyle karşılaşmam böyle oldu işte. Sonra başka büyülerle yer aldı hayatımda, her zaman da yer alacak.
Geçenlerde epeydir görüşmediğim biriyle karşılaştım. “Yüz yıl oldu herhalde görüşmeyeli” deyince hatırlattı bana. Tanıştığımızda Yüzyıllık Yalnızlık‘ı önermişim ona, hemen okumuş ve çok sevmiş meğer!
Bütün kitaplarını okumadım, dağılmasın gizli büyümüz diye. Bir gün biterlerse dönerim ilk yerimize. Onu bulduğum yalnızlığın gizine…
Yüzyıllık yalnızlığı okumuştum ben de yıllar önce. Çarpıcı bir hikayeydi. Bir Ailenin 3- 4 kuşak içinde yaşamları, varoluşları, hayata dair düşünceleri, tarzları, felsefeleri ve sonunda bir Ailenin yokoluşu..
Kitap bittikten sonra aklımda bir çok cümle vardı ve de isim. Kitaptaki karakterlerin isimlerini çok sevmiştim. Ama yazınızı okurken hiçbirini anımsayamadım. Çok olmuş ben okuyalı..O yüzden Yüzyıllık Yalnızlığı yeniden elime almanın vakti gelmiş..